Ben her şeyi sigaraya benzetiyorum aslında. Şarkıları,
geceyi, yaşamı, aşkı… Ve aşk içtiğim en ağır sigara sanırım. Her nefesimde
boğazımı kavurup ciğerlerimi boğdu, kalbimi sıkıştırıp beni tüketti ama ben bir
bağımlıyım. Aşkın bilinmeyen bir yan etkisi daha vardı: hiçlik… Aşk bittiğinde,
o gecenin karanlığında arka fonda o şarkı çalarken yaktığım o sigarayla
birlikte başladı hiçlik. O son sigarayı içerken her nefeste ruhumu üfürdüm yıldızlara
ve kaldırımlara savurdum kendimi külleriyle.
Geceleri sokak lambalarının ışıklarıyla nasıl da güzel sokaklar. Onun gülümsemesi
de böyleydi sahi. Ben sokak köpeklerinin gezindiği, simsiyah asfalt gibi karanlık
bir sokaktım içinde bir serserinin volta attığı. Ve onun gülümsemesi
karanlığıma anlam veren, serseriye yolunu gösteren bir sokak lambası gibiydi. O
lamba söndü ve her şey karardı. Asfalt ruhum karardı ve serseri yolunu kaybedip
bir köşede ölü bulundu. Şimdi sokaklarımdan kimse geçmeye cesaret edemiyor. Köpekler
uluyor sokak lambasının altında ve herkes korkuyor seslerden. Ceset kokusu
midemi bulandırıyor, güneş doğmayan kaldırımlarımda gecenin cazibesiyle
kendimden geçiyorum. Bir sigara yakıyorum, koru gözümü alıyor. Pervane olup kora
doğru uçuyorum, alev alıyorum sigaramın ucunda. Kendi dumanımı ciğerlerime
çekip üfürüyorum yıldızlara ve küllerimi kaldırımlara savuruyorum. Sokak lambasını
altında uluyup yolumu kaybediyor ve bir köşede ölüyorum. Cesedimin başında siyahlar
içinde yas tutuyorum. Ağladığımda gece süzülüyor gözlerimden ama hiçbir güneş doğmuyor
gözyaşlarıma. Bir sigara yakıyorum yokluğuna, derin bir nefes alıyorum ve
sonrası hiçlik…
" ah bir ateş ver sigaramı yakayım "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder