24 Aralık 2012

Ben Kimim?


Gök kuşağı grinin tonlarıyla çizilmiş bir dünyada güneşin batışına sevinen siyah-beyaz bir çizgi roman karakteriyim ben küçük kızın gözünde.


4 Ekim 2012

Aforizma

                             "Umut beslenmemesi gereken bir sokak köpeğidir."

24 Eylül 2012

Hiçliğe Yakılan Sigara



Ben her şeyi sigaraya benzetiyorum aslında. Şarkıları, geceyi, yaşamı, aşkı… Ve aşk içtiğim en ağır sigara sanırım. Her nefesimde boğazımı kavurup ciğerlerimi boğdu, kalbimi sıkıştırıp beni tüketti ama ben bir bağımlıyım. Aşkın bilinmeyen bir yan etkisi daha vardı: hiçlik… Aşk bittiğinde, o gecenin karanlığında arka fonda o şarkı çalarken yaktığım o sigarayla birlikte başladı hiçlik. O son sigarayı içerken her nefeste ruhumu üfürdüm yıldızlara ve kaldırımlara savurdum kendimi  külleriyle. Geceleri sokak lambalarının ışıklarıyla nasıl da güzel sokaklar. Onun gülümsemesi de böyleydi sahi. Ben sokak köpeklerinin gezindiği, simsiyah asfalt gibi karanlık bir sokaktım içinde bir serserinin volta attığı. Ve onun gülümsemesi karanlığıma anlam veren, serseriye yolunu gösteren bir sokak lambası gibiydi. O lamba söndü ve her şey karardı. Asfalt ruhum karardı ve serseri yolunu kaybedip bir köşede ölü bulundu. Şimdi sokaklarımdan kimse geçmeye cesaret edemiyor. Köpekler uluyor sokak lambasının altında ve herkes korkuyor seslerden. Ceset kokusu midemi bulandırıyor, güneş doğmayan kaldırımlarımda gecenin cazibesiyle kendimden geçiyorum. Bir sigara yakıyorum, koru gözümü alıyor. Pervane olup kora doğru uçuyorum, alev alıyorum sigaramın ucunda. Kendi dumanımı ciğerlerime çekip üfürüyorum yıldızlara ve küllerimi kaldırımlara savuruyorum. Sokak lambasını altında uluyup yolumu kaybediyor ve bir köşede ölüyorum. Cesedimin başında siyahlar içinde yas tutuyorum. Ağladığımda gece süzülüyor gözlerimden ama hiçbir güneş doğmuyor gözyaşlarıma. Bir sigara yakıyorum yokluğuna, derin bir nefes alıyorum ve sonrası hiçlik…

                                  
                                 

                                    " ah bir ateş ver sigaramı yakayım "



24 Temmuz 2012

Realizm-Nihilizm Karmaşası

varlık yok olunca var olur yokluk.
varlık olmazsa yokluk anlamsız.
sanmaki yokluk sadece boşluk.
varlık mı yokluk mu kaldım cevapsız.

Yaşantım

bir anlam aramak benimki,
anlamsızlıkların arasında .
bir uyku sadece benimki,
yaşamla ölüm arasında. 

aydınlığı aramak karanlıkta,
gölgelerin peşine takılıp. 
hayale dalıp gitmek,
gerçeklikten sıkılıp.

zaman kavramı üzerine

yaşarken geçen her anın geri gelmemesi, 
ölürken geri gelmeyen anların bitmesi,
uyurken yaşanan anların ölmesi, 
her anın bir an önce ve sonra var olmaması,
her anın bir anda var olması ve yok olması, 
ancak var ve yok olunan anında aynı şekilde var olması ve yok olması...

Düşünün!


Düşünün! Uykunuzu kaçıracak kadar, günlerinizi birbirine bağlayacak kadar, sonuca ulaşamayacak kadar düşünün dostlarım, çünkü ne rahatça uyuyabilmek için ne vakit geçirmek için ne de bir sonuca varmak için düşünülür. Sabahları ölümlerinizden dirildiğinizde yaşamsal saçmalıklara katlanabilmek için düşünülür. İşgal ettiğiniz zamana özgürlüğünü geri vermek için düşünülür. Her sonucun doğru veya yanlış olabileceğini görmek için düşünülür.
Gecenin asaleti çökmeye başladığında yuvalarınıza çekilin, karanlıkla başbaşa kalın ve kendinize dönün. Varlığınızı sorgulayın. Varlığı sorgulayın ve yokluğun değerini görün. Yokluğu sorgulayın ve varlığın değerini görün. Hatırlayın varlık yok olunca var olur yokluk! Bırakın sonucu ve her sonucun doğruluğunu yada yanlışlığını farkedin. Her şey için düşünün! Uykunuzu kaçıracak kadar, günlerinizi birbirne bağlayacak kadar, sonuca ulaşamayacak kadar düşünün dostlarım.


Ve geri kalan hiç bir şeyin önemi yok!

Fill In The Gaps

Hissedilmeyecek kadar alışılmış, tekrarlanmış bir gün daha. Günü hissetmemenin verdiği boşluk hissi. Kaloriferin bunaltıcı sıcağı ve 50’şer dakikalık bunaltıcı kegel egzersizleri. Her sınav konulu video çekiminden önce daha güçlü bir zihin deliği için zihinsel kegeller. Şehirli aksanıyla konuşan köylüler geliyor aklıma. Bilinçaltımın nasıl da çöplüğe döndüğünü hissediyorum. Dünyanın en büyük en çeşitli çöplüğü içinde bulunduğum yalnızlık kokulu günüme eşlik eden bir kız çöplüğümün cennetinde geziniyor. Hayal gücü sen nelere kadirsin. Entelektüel makyajlı zihinlerimizin boyasını tazeliyoruz bir yandan. Kızlar makyajla nasıl bu kadar güzel oluyor şimdi anlıyorum ağzı kokan düşüncelerimizin kazandığı gösterişi görünce. Yapılan bir quickreview bile hayatımızın saçmalığını görmeye yetiyor. Hep bir çaba içinde yaşamak ne kadar acı bir mahkûmiyet. Paradokssuz bir hayat sanırım cennet. Ya da sonsuz kahkahaların sinir bozucu olmadığı bir yer. Her neyse zaten bizler ölümsüzüz. 

Dünyayı kurtarmak için tek gereken fill in the gaps.

Gece'den Notlar


Bir insan ne kadar uzak kalabilir hayatından? Ne kadar hissedebilir hiçliği? Hayat sadece bir drama mıdır yoksa anlayamadığımız bir komedya mı? Anlayanlar anladı mı gerçekten? Bilenler bilmeyenlere anlatsa anlaşılır mı? Gece- insan -yalnızlık koalisyonunun gündem maddeleri her zaman bu kadar melankolik midir?                   
Ne kadar da asil şeydir gece,uyuyarak geçirilmeyecek kadar değerli ve bizler bir azizin yüzüne tükürecek kadar cahil! Cehalet mutluluktur yalanına inanan cahil insancıklar,Dostoyevski'nin acıma duygusunu tetikleyenler başka. Hiçliği anlamlandırma çabası kadar anlamsız işler tüm yaptığımız. Onca biyografiye rağmen hayat anlatılmaz yaşanır ve ölünür. Sahi ölüm var birde sonunda rüyanın kardeşi olan. Peki ölümde bilinçaltımıza göre mi olacak? Bir köprünün altında ölen şarapçının  bilinçaltında da o eski köprü mü vardı aşkıyla buluşacağı? O yüzden mi kimseler bilmedi, kimseler duymadı öldüğünü? Çocukluğumdan geliyor sanırım bu soru sorma alışkanlığı, o zaman da zor gelirdi sorular. 
Arayışı Budistlerden de öğrenemezsek ne anlamı kalır Nirvana'nın! 
Azizim düşündürdün yine gece gece,su gibi aziz ol. Vedalaşma vakti geldi sanırım neyse ki yalnızlığı yok edemiyor güneş ama senin tadın bir başka. Muhabbetine doyum olmuyor doğrusu hele de bir iki nota oldu mu yanında, ah bu şarkıların gözü kör olsun!

                        'Gün ağarınca boynum bükülür, dalarım uzaklara gönlüm sıkılır.'